Acıyla Yasla Ayrılıkla Kaybetmekle Ölümle Nasıl Baş Edilir?

Acıyla Yasla Ayrılıkla Kaybetmekle Ölümle Nasıl Baş Edilir?

acıyla yasla ayrılıkla kaybetmekle ölümle nasıl baş edilir

Acıyla yasla ayrılıkla kaybetmekle ölümle karşılaşmak insan psikolojisi için çok zorlayıcıdır. Çünkü insan tüm canlılar içinde duygusal olandır. Peki bu durumlarla nasıl baş edilir?

Boşanma, ilişkinin bitmesi, sağlık sorunu, işini kaybetmek, ekonomik rahatlığını kaybetmek, düşük yapmak, emekli olmak, evcil hayvanının ölmesi, hayal kırıklığı, dostluğun bitmesi, sevdiğimiz birinin ciddi bir hastalığa yakalanması, aile evinin satılması acı ve yas durumları için örneklerdir.

Hatta iş değiştirmek, taşınmak ve mezun olmak da bizim yas tutmamıza sebep olabilir. Durum ne olursa olsun yas tutmaktan, üzülmekten çekinmemek ve utanmamak gerekir.

Bu tamamen sizinle o şey veya kişi arasında kurulmuş olan bağla alakalıdır ve size özeldir. Bunu kimsenin tamamen anlayabilmesi ve hissedebilmesi mümkün değildir.

Acıyla yasla ayrılıkla nasıl baş edilir?

İnsan ne kadar yas tutar? Kayıplara karşı güçlü durmak mı gerekir? Kişi ağlamıyorsa daha mı güçlüdür? Olayı daha mı kolay atlatıyor demektir? Hayatına devam ediyor demek ki hiç üzülmüyor düşüncesi doğru mu?

Acıyla yüzleşmek ve ondan kaçmamak, onu yok saymamak uzun vadede çok daha sağlıklıdır. Ağlamak, konuşmak, düşünmek ve üzerine gitmek gerekir.

Acıyla kaybetmekle ölümle nasıl başa çıkılır denildiğinde burada yapılabilecek en sağlıklı şey güçlü durmaya çalışmak yerine duygularımızın ortaya çıkmasına izin vermek olacaktır.

Ağlamak, üzüntünün bir parçasıdır ve normaldir. Ancak herkes üzüntüsünü ağlayarak yaşamayabilir. Bu, onların üzülmediğini veya acı çekmediğini göstermez.

İnsan psikolojik olarak nasıl rahatlar? İlk başta da belirttiğim gibi insan duygusal ve sosyal bir varlıktır. Bu yüzden bu iki gerçekten uzaklaştıkça mutsuzlaşır. Duygularını çekinmeden yaşaması ve sosyalleşmesi insana çoğu zaman iyi gelir.

Yasın acının evreleri

Yasın acının evreleri vardır. Bu beş evre her durumda yaşanabilir. Bazıları daha uzun sürebilir, bazı ise daha hızlı geçilebilir. Acının beş evresi kişiden kişiye öre değişiklik gösterir.

Bunlar : Reddetme, kızgınlık, pazarlık, depresyon ve kabulleniştir. Kişi ilk başta “bu nasıl olabilir, benim başıma nasıl gelebilir” diyerek durumu reddetme eğilimi gösterir.

Daha sonra “böyle bir şey neden oldu? bunun sebebi ne? suçlusu kim?” gibi sorularla kızma dönemine girer. Bunu “o zaman şöyle yapalım, böyle yapayım ve karşılığında şöyle olsun / olsaydı” tarzında bir pazarlık takip eder.

Bundan sonra depresyon dönemi başlar. Kişi hiç bir şey yapmak istemez, her şeyi anlamsız bulabilir.

Son olarak da üzüntünün beş aşaması tamamlanmak üzere kabul etme evresi gelir. Kişi yaşadığı acının, ayrılığın, ölüm durumunun kabullenişine başlar.

Ölümle nasıl başa çıkılır?

Tüm bu acılar içinde en zorlu olanı ölümdür. Elbette yukarıda bahsettiğimiz üzüntülerin kişiye göre anlamı farklıdır ve daha yoğun olabilir ancak ölümle nasıl başa çıkılır sorusu ağır bir sorudur.

Çünkü tam olarak bir yokluk ve yok olma ile karşı karşıyayızdır. Burada şok ve inanmama, üzüntü, suçluluk, kızgınlık ve endişe gibi duygular ortaya çıkar.

Psikolojik olarak etkilerinin yanı sıra fiziksel etkileri de vardır. Yorgunluk, halsizlik, uyku problemleri, bulantı, bağışıklık sisteminin düşmesi, ağrılar, kilo almak veya vermek gibi.

Acıdan nasıl kurtulurum?

Hiç kimse üzülmek, mutsuz olmak, acı çekmek istemez bu yüzden de yaşadığı şey ona ağır bir mutsuzluk verir. Bu acıdan nasıl kurtulurum diye düşünür.

Her şeyden önce acıdan kurtulmak yerine acıyı yaşamayı düşünmeliyiz. Ondan kurtulmaya çalışmamız, onu ancak halının altına süpürmemizle olur ki o halı hayatımız boyunca orada olacaktır.

Ve biz onun altında ne olduğunu biliriz. Üstelik zaman zaman halının altına süpürdüğümüz şey, bize kendisini hatırlatmaktan hiç çekinmez.

Bu yüzden arkadaşlarımızla, aile bireylerimizle, bir terapistle bol bol konuşmamızın çok yardımı olacaktır. Ağlamak ve yazmak da bu noktada çok faydalıdır. Veya resim çizmek gibi duygularınızı dışa vurabileceğiniz her şey.

Hiç kimsenin sizin hissettiklerinizi tamamen hissetmesi mümkün değildir, bunu anlamak önemlidir. Bu his size aittir. Bu yüzden de kimsenin size nasıl hissetmeniz gerektiğini söylemesine izin vermeyin. Bunu kendinize siz de söylemeyin.

Depresyon ve üzüntü, mutsuzluk arasındaki fark

Bu noktada önemli olan bir şey vardır o da; depresyon ve üzüntü, mutsuzluk arasındaki fark. Yas, ölüm, ayrılık ve kayıplarda yaşanan üzüntü ve mutsuzluk depresyondan biraz daha farklıdır.

Depresyonda içten bir suçluluk ve değersizlik hissi vardır. Yoğun bir intihar düşüncesi ve umutsuzluk yaşanır. Konuşmalarda ve hareketlerde gözle görülür bir yavaşlama olur.

Sosyal yaşamda kişi neredeyse hiç bir şey yapamaz hale gelir ve aslında orada olmayan şeyleri görmeye, sesleri duymaya başlar.

  • Kaybı kabul etmek
  • Olayın acısını yaşamak
  • Yeni bir hayat kurmak
  • Yeni gerçekliğe yatırım yapmak

Bu dört madde kayıp, ayrılık, değişiklik ve ölüm durumlarında izlenmesi en sağlıklı olan yolları göstermektedir. Acıyla yasla ayrılıkla kaybetmekle ölümle nasıl baş edilir denildiğinde çözüme genel olarak bu yöntemlerle ulaşılır.

Psikolojibilgisi.com | Psikoloji Kişisel Gelişim ve Farkındalık Konularında Bilgi Alabileceğiniz Psikoloji Sitesi